SAĞLIK HABERLERİ
ŞİDDETLİ BAŞ AĞRINIZIN NEDENİ ‘ANEVRİZMA’ OLABİLİR
Beyin anevrizması; beyni besleyen ana atardamarların zayıf bölgesinin balon şeklinde genişlemesi olarak tanımlanıyor. Genel olarak ülkemizde her 100 kişiden 1’inde görülen beyin anevrizmasının en tehlikeli komplikasyonu ise beyin kanamasına yol açabilmesi. Anevrizması olan kişilerde baloncuğun patlaması sonucu beyinde kanama gelişebiliyor; anevrizmanın büyüklüğüne göre değişen oranlarda kanama riski bulunuyor.
Kanamamış olan anevrizmaların büyük bir kısmı belirti vermeden ve genellikle başka bir amaç için yapılan beyin görüntülemelerinde tesadüfen saptanıyor. Bu ve benzeri durumlarda erken tanının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Kanamış olan anevrizmaların en tipik belirtisi aniden başlayan şiddetli baş ağrısı ve genel durumda kötüleşmedir. Hastalıear bu durumu ‘hayatımdaki en şiddetli baş ağrısı’ şeklinde tarif ediyorlar. Baş ağrısına bazen kısa süreli bilinç kaybı, bulantı ve kusma eşlik edebiliyor. Nadiren de olsa epileptik nöbet görülebiliyor. Bu tabloda hastanın en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurması hayat kurtarıcı olabiliyor.
Günler öncesinden ‘uyarıcı’ baş ağrıları gelişebiliyor
Anevrizmanın damar duvarı ince olduğu için bu bölgeden patlayarak kanamaya yol açabiliyor. Bazen anevrizma patlamadan önce sızıntı şeklinde kanamalar da olabiliyor. Yapılan çalışmalarda; hastaların yüzde 15-50’sinde patlamadan 6-20 gün önce gelişen hafif kanamalar nedeniyle ani ve şiddetli baş ağrısı görüldüğü bildirilmiş. Beyin kanaması geçiren hastaların yüzde 10-15’inde ani ölümler oluşabileceği için böyle bir durumda zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmak büyük önem taşıyor. Günümüzde anjiografik tomografi, MR anjiografi ve klasik anjiografi yöntemleriyle beyin anevrizması tanısı rahatlıkla konabiliyor.
Kadınlarda 2 kat daha sık görülüyor
Beyin anevrizmalarının neden oluştuğu henüz tam olarak aydınlatılmamış olsa da bazı etkenlerin riski artırdığı biliniyor. Anevrizma tüm dünyada erkek ve kadınlarda eşit dağılım gösterse de 50 yaş üstünde bu oran kadınlarda 2 kat fazla görülecek şekilde değişiyor. Bu artışta; damar sağlığını koruyan östrojen hormonunun menopozla birlikte azalmasının etkili olduğu belirtiliyor.
İleri yaş, hipertansiyon, sigara ve aşırı alkol kullanımı, ateroskleroz (damar sertliği), travmalar ve endokardit gibi hastalıklar anevrizma riskini yükseltiyor. Bunların yanı sıra polikistik böbrek hastalığı ve fibromüsküler displazi gibi bazı hastalıklarda da anevrizmanın görülme sıklığı daha yüksek oluyor. Ailede birden fazla kişide var olan anevrizma öyküsü de riski artırıyor, bu nedenle ailesinde fazla sayıda kişide anevrizma öyküsü olanların risk faktörleri ve tarama yapılması için hekimlerine başvurmaları öneriliyor. Zira erken dönemde tedbir alınması hastanın hayatının kurtulmasını sağlıyor.
Tedavide ilk üç gün çok önemli
Anevrizma; çoğunlukla damarların ikiye ayrıldığı ve kan akımının fazlaca zorladığı damarlarda, kan damarı duvarlarının incelmesinden kaynaklanıyor. Kan bu incelmiş olan damarlarda akışını sürdürürken, kan basıncındaki artış damardaki küçük bir bölgenin tıpkı bir balon gibi dışarı doğru şişmesine yol açıyor. Eğer damar gereğinden fazla zayıflamışsa veya içerisindeki basınç aniden artmışsa patlıyor ve bunun sonucunda ‘beyin kanaması’ oluşuyor. Kanamanın gerçekleşmesi halinde anevrizmanın ilk 3 gün içinde tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Zira bir kez patlamış ve beyin kanamasına yol açmış olan anevrizmanın ikinci kez kanama riski çok yüksek oluyor.
Klips yöntemiyle kanama riski önleniyor
Beyin anevrizmalarının tedavisinde hedef, baloncuğun patlaması sonucu gelişebilecek olan beyin kanaması riskini ortadan kaldırmaktır. Bunun için günümüzde iki tedavi yöntemine başvuruluyor: Balonun açık cerrahi ile klipslenmesi veya endovasküler girişimler, bir başka deyişle damar içi uygulamalar ile kapatılması. İşlemin hangi yöntemle yapılacağına karar verilmesinde; anevrizmanın boyutu, yerleşim yeri, hastanın yaşı ve genel sağlık sorunlarının varlığı gibi birçok faktör etkili oluyor. Kanamamış anevrizmalarda ise anevrizmanın boyutuna, şekline ve kanama riskini arttıracak faktörlerin varlığına göre nasıl takip edileceğine karar veriliyor.
Açık yöntemle yapılan anevrizma ameliyatlarında; mikroskop altında mikrocerrahi yöntemler kullanılarak, genişlemiş olan baloncuğun boyuna uygun olan ve klips denilen kıskaçlarla anevrizma kapatılıyor. Sorunlu bölgenin dolaşım dışına bırakılması sayesinde kanın anevrizmayla ilişkisi kesiliyor. Kan genişlemiş olan damarın içine giremediği için kanama riski önlenmiş oluyor. Endovasküler yöntemde de genellikle kasıktan yerleştirilen bir kateter aracılığıyla anevrizma kesesi coil adı verilen tel benzeri madde ile doldurularak kapatılıyor. Anevrizmaların çok büyük olduğu ya da kapatma işleminin her iki yöntemle de yapılamadığı tablolarda ise by-pass cerrahisi yöntemine başvuruluyor.
Doç. Dr. Yaşar Bayri
Acıbadem Kadıköy Hastanesi
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı