SAĞLIK HABERLERİ
DEPREMDEN ETKİLENEN ÇOCUKLAR
Tüm doğal afetlerin yarattığı travmatik etkilerden ve meydana geliş şekillerinden farklı olarak, depremin daha önce belirti göstermeyen bir doğal afet olması ve psikolojik olarak uyumlanmanın mümkün olmadığı bir anda ortaya çıkması sebebiyle özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki etkileri oldukça büyük olabiliyor.
Ancak unutulmamalıdır ki; afet sonrası verdiğimiz tepkiler, anormal durumlara verdiğimiz normal tepkilerdir. Ve bu tarz yaşantılarda tepki verebilmek, tepkisiz kalmanın bir adım önündedir; çünkü yaşadığımız etkileyici olaylar ile baş etmeye çalışmamızın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Elbette ki bu tepkilerin zamanla azalması beklenilen ve olması gereken bir süreçtir. Korku, endişe, suçluluk, öfke, çaresizlik gibi pek çok duygunun yaşanması; uyku, yeme düzeni ve iştahta bozulmalar, olayla ilgili sürekli aynı şeyleri konuşmak ya da benzer sorular sormak, kaygı ve strese bağlı oluşan fiziksel belirtilerin ortaya çıkması olağandır. Bu gibi durumlarda aile olarak çocuğa destek olmak önem taşır. Ancak yeterli gelmediği takdirde uzmandan yardım almak gerekir.
Deprem ve Çocuk Psikolojisi
Çocuklar depremden korktukları kadar, depremin hayatlarında yol açabileceği değişikliklerden, belirsizliklerden de korkarlar. Dolayısıyla sizin vereceğiniz tepkiler, onların durumu anlamlandırması ve başa çıkmasında oldukça önemli bir rol oynar. Çocukların depremden nasıl etkilendiği ya da nasıl yorumladığı yaşına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Çocuklar; doğrudan ya da dolaylı olarak travma yaratabilecek bir olaydan etkilenmişlerse, duyguları nedeniyle şaşkın, endişeli ve sıkıntılı hissetmeleri olasıdır. Bu durumda;
- Çocukların yanında olun ve onlara nasıl hissettikleri hakkında konuşma fırsatı verin.
- Söylediklerini can kulağıyla dinleyin ki duygularının anlaşıldığını hissetsinler.
- Sorabilecekleri tüm sorulara dürüst ancak onları korkutmayacak yanıtlar verin. Cevabı bilmiyorsanız, bu konu hakkında araştırma yapıp, öğreneceğinizi söyleyin.
- Onlara çok fazla ayrıntının bulunduğu bilgiler vermeyin; çoğu zaman çok az şey söylemek çok fazla şey söylemekten daha iyidir.
- Durum ve olaylarla ilgili önce kendi duygularınızı anlayın.
- Duygusal tepkileri sakin ve destekleyici bir şekilde karşılayarak onlara güven verin.
- En kısa sürede ev düzeninize geri dönün ve aile bireylerinin bir arada olmasına özen gösterin.
- "Bu konuda ne hissediyorsun?" gibi açık uçlu soruların duygu ve düşüncelerini paylaşmalarında daha etkili olacağını unutmayın.
Çocuklarınıza deprem ile ilgili güvenlik önlemlerini ve neler yapılması gerektiğini anlatırken özellikle 12 yaşa kadar somut düşüncenin daha aktif olduğunu göz önünde bulundurarak; ‘Kabuğuna girmiş bir kaplumbağa gibi kapan ve başını koru’ şeklindeki örneklerden yararlanabilirsiniz.
‘Korkmana gerek yok’ vs. tarzındaki cümleler çocuğu rahatlatmayacakken; ‘korkmuş ve endişelenmiş olmanı anlıyorum ancak biz senin yanındayız ve seni korumak için her zaman hazırız’ mesajını vermek önemli olacaktır. Rutinleri devam ettirmek, bu tarz haberlere maruz kalmasını engellemek, yanında konuya dair yaptığımız konuşmaları denetim altında tutmak da öncelikli tutumlarımız olmalıdır.
Yine bu dönemin geçiş sürecinde oynanacak oyunların, fiziksel aktivitelerin, beraber geçirilecek vakitlerin ve birbirimize olan sevgimizin sonsuz şekilde gösterilmesinin de önemi oldukça büyük olacaktır.
Çocukların Verebileceği Olası Tepkiler
Afetlere verilen tepkilerde olduğu gibi, birisinin kaybı karşısında çocukların vereceği tepkiler de değişkenlik gösterecektir. Birisinin kaybını öğrenen çocuklardan bazıları hiç tepki vermezken, bazıları da çok ciddi duygusal boşalımlar yaşayabilirler. Okul öncesi dönem çocukları için tepkisizlik sık rastlanan bir durumken, aileleri bundan endişe duyabilirler. Bu tarz durumlar, çocuğun bu durumu sindirmek için zamana ihtiyacı olduğunun bir göstergesidir ve bu durumu zaman içerisinde yaşayarak öğrenecek ve sorgulamaya başlayacaktır.
Bazı çocuklar, sevdikleri bir kişinin kaybı karşısında şok yaşayabilir ve bu durum hareket yeteneklerinin kısıtlanması, konuşamama gibi durumlara yol açabilir. Verilen bu ilk tepkilerin yanı sıra, ikincil tepkiler olarak adlandırdığımız birkaç gün, hafta ya da aylarca gözlenebilen tepkiler de ölüm karşısında beklenilen normal tepkilerdir.
Küçük çocuklar kaygı ve korkularını genel olarak güvendikleri yetişkinlerle beraber olmak isteyerek gösterirler. Aynı zamanda uyku bozuklukları yaşayabilir; yatmak istemeyebilir ya da içinde bulundukları huzursuzluk hissiyatı ile uykuya dalmakta güçlük çekebilirler. Kayba tepki olarak kendilerini dış dünyadan soyutlayabilir ve yalnız vakit geçirmek isteyebilirler. Bu tepki, çocuğun duygu ve düşüncelerini yönetmeye çalıştığının bir göstergesidir ve bu tepkiyi gözleyen yetişkinler, çocuğun akranlarıyla tekrar iletişime geçerek sosyalleşmesine destek olmalıdır.
Çocuklarda süreklilik ve kalıcılık kavramları tam olarak oturmadığından, bu süreçte yaşanan kayıpların geri döndürülebileceği düşüncesiyle sürekli olarak aynı soruları yöneltebileceklerdir. Onların bu sorularına sabırla cevap verilmeli ancak fazla detaycı ve korkularını tetikleyici olmamaya da özen gösterilmelidir.
Çocuklara Yaşanan Kayıpların Doğru Aktarımı
Kayıp her ne şekilde oluşmuş olursa olsun; çocuğa bununla ilgili bilgi verilmesi ve olanların konuşulması, konuyu anlamlandırması adına oldukça önemlidir. Verilecek bildiler doğru, somut ancak korkutucu olmamalıdır. Ölen kişinin uyuduğu ya da uzağa gittiği yönündeki bilgiler, çocukta geri geleceği yönünde bir beklenti oluşturur ve gerçekliğin anlaşılmasını güçleştirir. Ölümü anlatırken benzetmelerin somut ve anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir.
Çocuğa haberi verirken, kendisinin güvende hissedeceği bir ortamda olduğundan emin olunmalı ve yaşına uygun bir dil kullanılmalıdır.
Haberi bir anda söylemek yerine öncesinde çocuğu hazırlamak adına ‘sana üzücü bir haberimiz var ve bununla ilgili seninle konuşmak istiyoruz’ tarzında bir giriş yapılmalıdır.
Haberi öğrenen çocuğun soru sormasına ve duygularını paylaşmasına izin verilmelidir. İlk anda herhangi bir tepki vermemeleri, oyun oynamak ya da TV seyretmek gibi aktivitelere yönelmeleri oldukça normal tepkilerdir.
Çocuklarda olaylardan kendilerini sorumlu tutma gibi bir tutum baskın olduğundan, yaşanılan kaybın kendisiyle alakası olmadığı yinelenerek söylenmelidir.
Travmatik olaylar çocuklar için alışkın olmadıkları ve kontrol edemedikleri tepkilere sebep olmaktadır. Bu nedenle biz yetişkinlerin, onların duygularını fark ederek anlamlandırabilmelerine destek olması oldukça önemlidir.